BİRAZ DA GÜLER YÜZLÜ :)

        

       Çoook sevdiğim, benimle gönlünü ve zamanını paylaşan cağnım okurlarım selamlar!

Monotonluğun, meşguliyetin, depresyonların dünyanın başından kaynar su timsali döküldüğü bu günlerde umarım iyisinizdir. Evrene enerjimi, sinerjimi iyi olmanız ve mutlu olmanız için kucak kucak yolluyorum :)   

Bu yazımı "Candan Erçetin- Yaşıyorum" şarkısı ile kaleme almaya başladım.  Sonlara doğru sizi bir nebze de olsa neşelendirecek o güzel sözleri paylaşacağım. 

Ben bugün size kendi mutlu dünyamızı, ütopyamızı, mutluluğumuzu esasında kendimizin oluşturabileceğimizden bahsetmek istiyorum. Bazen oluyor, son bir senedir belki de her gün oluyordur, inanılmaz bir "bitmişlik", sanki hayatın devamı olmayacağı, ani bir ölüme susamışlık hissi.. Belki de kendimiz için yaptığımız en kötü şeydir bu. Yaşamanın karmaşıklığı, insanların kötülükleri, hayatın adaletsizliği bizi arabeske, isyana bağlasa da ben hâlâ ve her şeye rağmen yaşamanın güzel olduğunu düşünenlerdenim. Böyle diyorum ama benim de hayattan bıktığım zamanlar çok oluyor. Öyle ki bazen "ölsem de kurtulsam" diye ağlarken buluyorum kendimi. Ama "kendini hâlâ nasıl oluyor da hayata dört elle sarılmış olarak buluyorsun?" diye soracak olursanız cevabı çok basit.. Umudum, inancım ve amacım..

Kendimi bildim bileli hep daha iyisi olmak, kendi hayatımı güzelleştirmek için çabaladım, çalıştım. Ve büyüdükçe şunu anladım; hayatta bir amacı olan, umuduna sıkı sıkı sarılan ve inancını zinhar zedelemeyip aksine her gözyaşında "geçecek, ben neleri atlattım!" naraları atan insanların mutlu olmasının o kadar olağanüstü bir olay olmadığı. Yani demek istediğim mutluluğu yüksekte aramayıp, azmi ve inancıyla, sabrıyla yoluna devam eden insanların en ufak nesneyle/olayla  bile mutlu olabildiği... Üzülerek şu gözlemimi söylemek istiyorum; mutluluk ölçeğinde seviyeyi yüksek tutan kaybediyor maalesef...

Geçenlerde bir Pasta Senpai'nin sanıyorum katıldığı bir programda söylediği birkaç cümle beni çok etkilemişti. Sizin için link eklerim, muhakkak izleyin spoi vermeyeyim. (Ay sanki binlerce takipçisi olan bir blogger, link ekleyecekmiş hahahahahaha)  Burada anlattığı şey çok derin ve çok basit aslında. Neden bundan bahsettim? Çünkü mutluluğun sadece ve sadece para ile satın alınabileceğini düşünen bir kitle var... Vah ki ne vah...  Arkadaşlar, bir noktaya kadar paranız ile kendinizi mutlu edebilirsiniz ama şunu unutmayın; kendi oluşturduğunuz, yarattığınız o mutluluğun tadını asla ama asla vermez. 

Sözlerimin sonuna gelirken size kendimi nasıl mutlu ettiğimden de bahsetmek istiyorum: Bir fincan kahvemi alıp, güneşli ya da yağmurlu havayı hissedeceğim bir camın kenarına geçerim ve beni üzecek şarkılardan ziyade benim yüzümü güldürecek bir mix patlatırım. İnanın bana bunu meditasyon müziği eşliğinde yaparsanız, derin ve sakin nefesler alarak, kendinizi azıcık da olsa iyi hissedeceksiniz. Buna kalıbı basarım. 

Heyyy! Bu hayata sadece bir kere geliyorsun. Neden hâlâ yüzün asık? Bir yerlerde senin gülüşünle mutlu olacak birileri var. Gökyüzüne bak, derin nefes al ve bu hayatı kendi amaçların ve isteklerin için yaşadığını, kendi hayatın olduğunun farkına vararak yaşamaya başla :)

"YORGUNLUK, KIRGINLIK, HEPSİ GELİR GEÇER

HER ŞEYE RAĞMEN YAŞAMAK GÜZEL"

Burada yazımı noktalayıp size bol kahkahalı akşamlar ve günler diliyorum bergamot kokulu okurlarım :)))


Bahsettiğim video için şuradan lütfen

Yorumlar

Popüler Yayınlar